23 Temmuz 2014 Çarşamba

Geldi geçti Ramazan...

Yaz aylarına denk gelişi fiziksel olarak zorlasa da, çocuk, seyahat, misafirler derken yine bir koşturmayla gelip geçti bu ramazan da... Nicelerini görmek kısmet olur inşallah...

Çocukluk anılarımın en çok tazelendiği  zamanlar ramazan sofraları benim için...
Kalabalık sofraları çok severim. (Evde tek başımaysam asla masaya oturup yemek yemişliğim yoktur.) Bu ay da, çok şükür, bol bol misafir oldum, bir kaç kez de misafir ağırladım. En zorlandığım kısım, alışveriş aşaması ise, banvitburada.com sayesinde kolayca halloldu. Bu sıcak havada et/tavuk alışverişi yapmak çok riskli. Evinize istediğiniz saatlerde getirip soğuk soğuk teslim ediyorlar, kapıda nakit ödeme seçeneğiniz var, size de bir güzel pişirmek kalıyor. İnternet alışverişini bir angarya olarak gören ben bile ( yok kargo ne zaman gelir, yok kredi kartı güvenlik bıdı bıdısı...vs, vs) bunu halledebildiysem, herkes yapabilir. :)

"Ne pişireceğim?" sorusu gündelik hayatımın vazgeçilmezidir.  Sizin de öyleyse, katkisizsevgi.com 'a da bir göz atın derim.


Şimdiden mutlu ve huzurlu bayramlar...




10 Temmuz 2014 Perşembe

Huzur kafası...

Şu an...
Gündüz gündüz 3 saat uyudum üzerinize afiyet...
Oksijen çarpması denilen bir durum yaşıyorum sanırım son bir kaç gündür...
Bin küsur rakımda, sadece çekirge ve kuş sesleri kulağımda, yattığım hamakta gözlerim sadece ceviz ağacının muhteşem yeşilliğine bakıyor...
Böyle huzurlu zamanlarda , kafamın içinde illa bu "anı" rezil edecek salak saçma birkaç soru, hiç bilemedin meşhur evhamlarımdan birisi olur. Şu an o da yok... (Oğlan çiş mi yapmış kaka mı,  umurumda bile değil, o derece... :) )
Tüm kalbimle şükür ve dua ediyorum Allah'a.
Güzel zamanlar yaşamıyoruz pek ama daha iyisi için umudumuzu eksik kılma kalbimizden diye...  

1 Temmuz 2014 Salı

Tuvalet eğitiminde çuvallamak!

Siz siz olun bunları yapmayın diye yazıyorum...

Önce  2 yaş civarı bir deneyelim, olmadı mı, hadi 2,5 yaş , yine olmadı çocuk bunaldı, hadi yaz geldi , tam 3 yaş olduk, yine deneyelim.... offfff

Tuvalet eğitimine bodoslama atlamadım. Okudum, araştırdım. Etrafımdaki annelerin tecrübelerinden, yazdıkları yazılardan faydalandım. Ama gel gelelim, nasıl oldu da bu kadar çuvalladım, yapılmaması gereken herşeyi bir bir nasıl yaptım bilmiyorum.

Aslında biliyorum.
Ben hiç hazır değildim. Çünkü bez konforluydu, bez rahattı. 36 ay boyunca ne pişik derdimiz oldu, ne alerji, en büyük problem masrafıydı, rahatlığı yüzünden onu da gözüm görmüyordu. Bilinçaltım beze bu kadar bağlıyken, çocuğu nasıl ikna edecektim?

"Bezleri çıkardık, külotlar giydik" şarkısı eşliğinde her külot giydirişimde, şarkıdan mıdır nedir, hem bende hem oğlanda bir tereddüt başlıyordu. :) "Anne ben külot sevmiyorum, bezimi seviyorum." dedi bir gün. "Evet evet oğlum, ben de ben de!" dememek için zor tuttum kendimi. "Bak şimdi külodunu giydirelim, hava sıcak, bez biraz rahatsız edebilir, popon hava alsın" diyerek, hem onu hem kendimi kandırdım, kandırıyorum. 

Evet macera hala devam ediyor, gün içinde bi bez bi külot şeklinde. Uyumadan önce, kendi isteğiyle bezi getiriyor, peki diyorum, bağlıyorum. Gün içinde ben sorarsam , götürürsem, tuvalete gidiyor. Belki çok sık soruyorum ve bıktırıyorum , bilmiyorum. Henüz kakasını hiç yapmadı tuvalete. "Hadi kakanı yap, annesine gitsin, babasına gitsin, el sallıyalım!" şeklindeki ikna edici (!?!) cümlelerim şu şekilde geri püskürtülüyor. "Hayır anneeee, kaka arkadaşlarıyla oyun oynuyor, gelmek istemiyorrrr..." 

Hiç bir şeyin reçetesi yok, ne uykunun, ne emzirmenin ne tuvalet eğitiminin, ne ergenliğin... Hangisiyle uğraşıyorsan, o sıralar onun en zor olduğu bir gerçek. Şimdilik tuvalette takıldık kaldık. Sifonu çekince görüşürüz inşallah...