8 Ağustos 2014 Cuma

Eski haller vs. Yeni haller...

Yeni bebek heyecanları sardı bu sene dört bir yanımı, kızkardeşim, yakınlarım, sadece sosyal medyadan tanıdığım bir çok arkadaşım bebek sahibi oldu, çok şükür, bin şükür... Kimisi de büyülü yolculuğunun son aşamasında heyecanla bekliyorlar bebeklerini şu sıralar,  sağlıkla kucaklarına alırlar inşallah.
Özellikle ilk kez bebek sahibi olan annelerin, ışıl ışıl halleri nasıl da hoş. Geçenlerde konuşurken bir arkadaşımla, "...çok sevdim ben bu bebekli halleri, şimdiden ikincinin hayalini kuruyorum!" dedi. Çok özendim  yaşayamadığım o mutluluk hissine... Çok mutlu olup farkında olmadığınız zamanlara kısaca "lohusa kafası" diyebiliriz sanırım.
Çünkü ben, harika bir hamilelik ve daha da harika bir doğum yaşamış olmama rağmen, bebekli ilk günleri, acemiliğin had safhada olduğu; telaşın, evhamın, etrafımdaki öğütlerin köpüre köpüre beni boğacak gibi üstüme üstüme geldiği o zamanları hatırlamak bile istemiyorum. Lohusalıkta ilk kırk gün ( evet "40" gerçekten sihirli bir rakam) aklımdan geçen tek şey şuydu, ".. bu insanlar (çocuklular) salak olmalı, hadi birer tane doğurdunuz, ikinciyi üçüncüyü hangi akılla yaptınız?" 
Ne fena, ne kötü bir insan izlenimi uyandırıyor öyle değil mi? Postpartumun kıyısından geçmiş, 'babyblue'ya dibine kadar batmış bir lohusanın iç sesiymiş bu meğer, benimle uzaktan yakından alakası olmayan o zamanki "ben"...
Şimdi mutsuz olduğunu düşünen bir 'yeni anne' gördüğümde yanına gidip "Sakin ol, nefes al, herşey güzel olacak..." demek istiyorum,"..her şey o kadar çabuk geçecek ki, bir bakmışsın, 'salak olmalılar' dediğin insanlara özenmeye başlamış, kafanda ikinci çocuk için hesaplar yapıyorsun. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder